31 Temmuz 2010 Cumartesi

Çalışan anne olmanın zorlukları: Çalışan anne = Part-time anne

Evet en zoru bu olmalı.Çocuğunun hayatını kaçırıyorsun desem yalan olmaz herhalde.Her an yanında olmak isterken saatin geldiğinde mecburen alıp çantanı gitmek.Arkandan bakan minik gözler bırakmak.İşte onu düşünmek; acaba ne yaptı , uyudu mu yedi mi????? Her ne kadar benim içim çoook rahat olsada bu konuda aklıma gelmiyorda değil.Ama akşam eve gelipte bugün Azra şunu yaptı bunu yaptı dediklerinde gelde sinir olma. Birgün geliyor bugün seninki yürüdü diyorlar ve sen ama yaaa ben neden göremedim diye kahroluyorsun. E çocuk senin ama düzenini bile bilmiyorsun.Yoksunki yanında koca gün nerden bileceksin.Part-time annelik yapıyoruz diğer bir deyişle. Ama benim için ve tanıdığım bi çok kişi için en kötüsü çocuğun gerçek annesine değilde bakana anne demesi :((((

azra 1. yaşgünü 07/01/2010


Evet ya doğdun büyüdünde yaşgününü kutlama zamanın geldi.E tabi, yaşınıda öğrendin . Azra kaç yaşında diye sorunca 1 dedin ya iş bitti. Çok güzel bi yaşgünü yaptık kuzum sana .Tabi senden çok bize oldu desem yalan olmaz değil mi:? Tabi en güzeli benim senin için hazırladığım paket oldu sanırım:) Hepimiz sana mektuplar yazdık tatlım: anneannnen , duygu, ayla teyzen hepimiz.Ve senin ilklerin olan bikaç parça koyduk bu kutuya. İnşallah 18.yaşgünü hediyen bu olacak.

Azra'da inciler: Deyya deyya oya oya gel gel tat tat em eme ( derya oraya gel ve yat emicem))

Ah benim küçük kuzum sen nasıl bırakacaksın emmeyi bilmem . 18 aylık koca kız oldun hala emiyorsun. Ama en güzel kalabalık odada emmek isteyince ve ben buna izin vermeyince buna çözüm araman oldu ve buldunda.Beni hemen yan odaya sürüklemeye başladın deyya deyya gel gel oya oya tat tat em em :) tabi mesaj alındı ve hemen yan odaya geçilip koltuğa uzanıldı sende koştun geldin :) nım nım nım yaparak...hadi bakalım em biraz daha ayrılma vaktin yaklaşıyor zaten:(

.....

Çocukluğunuzu hangi parkta, hangi evin bahçesinde, hangi sokağın asfaltında, egzoz gazlarının ve motor seslerinin boğuculuğunda geçirdiniz? Oynadığınız oyunlar nelerdi, o oyunların içinde hangi arkadaşlarınızla o anlara dair özel anılarınız oldu? Şimdi siz kendinizle başbaşa kaldığınızda ne kadarını hatırlayabiliyorsunuz o zamanların yüzünüzde bıraktığı tebessümü yada dizlerinizin kanamasıyla evin yolunu tuttuğunuzda gözlerinizden akan yaşlarla tiz ağlama sesinizi? Onu çok özlüyorum ve yaşadığımız onca zamanda sadece birlikte geçirdiğimiz anlardaki saf ve el değmemiş çocukluğumuzu hatırlıyorum.

Boyaları yıpranmış, sıvaları dökülmüş, kerpiçleri ve yığma tuğlaları ortaya çıkmış evlerin arasında kaldırımsız ve özensiz dökülmüş asfaltı olan sokağımızda her evin kapısının önündeki üç basamaklı merdiven eşiklerinde başlamıştı gözlerimizin birbirimizi görmesi için kalbimiz ve beynimiz arasındaki iletişimin damarlarımızı titreten bir heyecanla komutlarla bizi şartlaması. Karşımızdaki mavi cumbalı evde otururlardı. Saçları simsiyah, gözleri ela , elleri kınalı ve bir kız çocuğununki gibi bakımlıydı. Beni evimize sokağımıza uzak ve bizimkinden daha eski sokaklara götürürdü. O sokaklardaki evlerin pencerelerine tırmanır lavantalardan koparır ve kulaklarıma takardı. Çocukluğumun heyecanı, sokağımızın umursamaz çocuğu Yaman anılarımın içinde sadece romantikdi. Sonra kulaklarına lavanta taktıracak dünya güzeli çocuğumun babası olmuştu. Şimdi ise fotoğraflardaki cansızlığıyla hatırlayıp anılarımla can vermeye çalıştığım sevdiğim. Toprak olup gideceğini daha önceleri hiç düşünmemiştik.Sanki ölüm yoktu bizim hayatımızda. Hazırlıksız yakalanmıştık. Herşeyin yarım kaldığını düşünüyorum. Oysa ölümü hesaba katmadan yaşadığımızıda inkar ediyorum. Yokluğun beni yokluğunda acı çekerek sensizliği yaşamaya itiyor. Peki nasıl yaşamamızı düşlerdik seninle birimiz toprak olup gittiğinde?
Şimdi seninle birimizin yokluğuna dair düşünmediğimizin acısını seninle geçirdiğimiz ama bende kayıp olan çocukluğumuzdaki zamanlarımızı hatırlamakla dindirmeye çalışıyorum. Ve şimdi senin toprağını sulamaya geldiğimde sana günlerimi anlatıyorum. Acaba kızımız ne zaman sevdiğiyle seni ziyarete gelip kulağında lavantayla dönecek.
Şimdi bu sokak bu ev herşey dar geliyor bana ölüme yakın olduğumu hissediyorum ama sana hala uzağım...

facebook sen nelere kadirsin

ah canım arkadaşım yadigar seni yıllar sonra facebook ta buldumya bunada şükür. dün geceki bütün bu bunalım sonucu senin bugünkü sıcaklığın , samimiyetin bana kendimi okadar iyi hissettirdiki anlatamam. zaman çok çabuk geçiyor diye klişe kullanmak gerek şimdi değil mi? ama gerçekten öyle en son lisedeydik ikimizde, şimdiyse ben evlendim bir kızım var ve sende evlenme aşamasındasın. herşey gönlünce olsu canım.

30 Temmuz 2010 Cuma

arkadaşlık sandığımız şey

bugün hayatımdan bi yıldız kaydı daha doğrusu yıldızcık demeliyim. neden birine ihtiyaç duyarızki . neden birine güvenmek zorundayız. tek başına hayat olmaz mı? olmamalı mı? koyun sürüsü gibi hep beraber hareket etmek zorundayız. tamam ama neden. çok güvendikte ne oldu. en yakınım dostum sırdaşım dedikte ne oldu. bitti gitti . sebep ne peki kocaman bir hiç. e yaşıyormuyum şimdi : evet. niyeydi peki bu bağlılık ve bu bağ kopunca meydana gelen üzüntü.

18. aylık bir prensesin güncesi


şimdi sen uyuyorsunya uyu:) aman uyu yoksa bende uyuyamam. gerçi uyumakta dert değil. sen benimsinya canımın içisinya daha ne olsunki. bütün gün oştun yoruldun tabiii:))iyi geceler meleğim