30 Ekim 2010 Cumartesi

Nurturia'mız 1 Yaşında

30 ekimde benim için önemli bir tarih çünkü benim elim kolum , akıl hocam Nurturi'anın 1.yaşgünü.Geçen sene yine bu zamanlar All For Kids dergisi almıştım sanırım onunda ilk sayısıydı.Ve bu sayıda Nurturia sitesinden bahsediliyordu.Şimdiye kadar böyle bir siteye üyeliğim yoktu ama ne olacak ki bi deneyelim dedim kendime. İyikide denemişim.
      Azra ile ilgili o kadar çok şey sordum ki, hepsinin cevapları sayısız anneden sayısız değişik tecrübeyle hemen geldi.Bu cevapları dahada önemli kılan ise tecrübe sonucu yazılmış olmalarıydı.Hiç biri kitap cümlesi değildi. Ya bu çocuk yemek yemiyor dediğimde bütün anneler oturuyor pc başına ve hemen yazıyor yemek yedirmenin pif noktalarını.Bir ikir değilse diğeri mutlaka işine yarıyoe kendi çocuğunda. Hem boşuna dememişler akıl akıldan üstündür diye:)
     Bİr süre sonra kendi dertlerimizede derman bulmaya başladık.Yeni arkadaşlar edindik,oyun grupları kurduk bebelerimizi buluştururken çok keyifli zamanlar geçirdik.Varsada ben bilmiyorum bu kadar güzel insanın birarada olduğu bir site.
    Burdan öncelikle bu siteyi kurdukları ve bize böyle bir kapı açtıkları için sevgili Damlave eşi Gökhan'a ve daha sonra sitedeki tüm arkadaşlarıma sonsuz sevgiler...

Cumhuriyetimizin 87.Yılı

   Bu yıl Cumhuriyetimizin 87.yılı.... İnsan hüzünleniyor düşününce,gururlanıyor ve daha fazla düşününce üzülüyor maalesef.Bu vatan için kanını canı vermiş,eşini çocuğunu bu vatana feda etmiş bu günlere gelmemiz için kendilerinden vazgeçmiş bize bu günleri bırakmış bu yüce insanlara acaba yeterince teşekkür edebiliyor muyuz? Yoksa hala cumhuriyet nedir demokrasi nedir bilmeden mi yaşıyoruz? Maalesef birçok insan böyle yaşıyor.E anlatalım bunlara diyoruz ama o at gözlükleini çıkarmıyorlar ki. Bugün bizim gibi insanlar hala Atatürk'ün sesini duyduğunda duygulanırken bu geri kafalı insanlar tarafından anlaşılamamaktadır. Bana düşen çocuğumu tam bir Atatürk çocuğu olarak yetiştirmek.
     Ve bu konu uzar mı uzar, benim sinirler gelir mi gelir.Yazarken bile haksızlıklara daha doğrusu olup biten saçmalıklara tahammülüm yok maalesef.
 Atamın bu sözüne kulak asar herkes umarımda doğru yolu bulur..
“Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin teminatı, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır. Cumhuriyet fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seviyeli muhafızlar ister…” 


     



26 Ekim 2010 Salı

Sobe sobe sobe

Bizin Nurturia'da ( yaa bizim o işte:)) almış bir kitap sobesi furyası gidiyor. E ana kız kitap sever katılalım dedik bu kervana.

1. Boncuğunuza kitap seçerken en çok önem verdiğiniz kriterler neler?


Azra daha doğmamıştı ben kitap almaya başladığımda. İlk olarak ve hala da öyle renkli, sağlam, parlak,yani janjanlı olmalı. Mümkünse şu an için resmi yazından çok olacak. Resimler büyük ve renkli olacak.

2. Bir kitabın kapak tasarımı sizi cezbeder mi?

Nasıl etmesin ki? Azra bile içine falan bakmadan kapağına göre karar veriyor hangi kitabı istediğine.

3. Çocuk kitaplarının didaktik yaklaşımlarını nasıl buluyorsunuz? (Kolay buluyorum felan diyen olursa-ki ben olsam derdim ya neyse- mızıkçı yazacam)

Yine benden gidiyoruz gibi ama didaktik kitapları ben sevmiyorum ki kızım sevsin.Hele Azra daha 21 aylıkken hiç ama hiç gerek yok onun için.O baksın kitabına konuşsun kendi kendine isterse okutsun(bir cümle anca okuyoruz kendisi devam ediyor resimlere bakarak) henüz daha fazlasına gerek yok.

4. Çocuk kitaplarındaki resimler nasıl olmalı sizce? Hikayesini beğendiğiniz bir kitabı ilüstrasyonlarından dolayı almamazlık ediyor musunuz veya tam tersi oluyor mu? Hikayesi uyduruk olan bir kitabı grafiklerine aşık olarak aldığınız oldu mu? Grafiklerde aradığınız temel özellikler var mı? Varsa nedir?


Bu kötü mü bilmiyorum ama şuan için pekde hikayeye bakmıyorum.Çünkü Azra okutmuyor hikayeyi, ancak başlatmam izin veriyor sonra resimlerden devaaam.Bu yüzden bizim için görsellik çok önemli.Resmi çok olsun derken bu tvde çıkan ne olduğu belli olmayan insan benzeri yada hayvan benzeri şeyler olmasın tabi.Anlasın ne olduğunu( bazen bakıyorum ben anlamıyorum bu ne ki çocuğa anlatayım).

5. Çocuğunuzun şu anda en çok sevdiği 3 kitap hangileri? Bu kitapların bir ortak yönü var mı?


Nasıl elenir bilemedim ama 3 tane seçeyim:)



Sanırım hemen hergece eline alıp maşaal maşaal dediği için ilk sırayı bu hak ediyor(Aslında bunda çokta resim yok ama olanlar gerçekten hoşuna gidiyor)







 
Kırmızı Başlıklı KızKendiside bir kırmızı başlıklı kız olduğu için bu kaitabını hala çok seviyor. Kurtun ortaya çıkması cezbediyor bizimkine , her seferinde aynı heyecanla: kuuuurt:)

.Hayvanlı kitaplara bayılıyor.Buda en sevdiklerinden.










6. Bir çocuk kitabı yazsanız hangi temayı işlemeyi düşünürdünüz, ya da temasız öylesine bir masal mı
uydururdunuz?

Konusu olmazdı herhalde.Uçan atlar, tınkerbeller, afacan bebeler olurdu. Ha belki hepsi resimle anlatılırdı.

Bu hikayede burda biteeeer.Çünkü Azra bebe daha fazla izin vermez.Aslında daha çok yazasım var ya bi dahakine kısmet.

24 Ekim 2010 Pazar

Azra-İklim-Ece-Tuna-Emir

  Sonunda kavuştuk iklim kıza.Aslında Ece'yide çok özlemişti ama pek yanaşmadı.Ece biraz halsizdi keyfi yoktu.Ama Tuna Azra ve Emir tam formundaydı:) Mümkün olsa da daha çok bir araya gelseler(bütün ağlamalara huysuzluklarına rağmen).
  Seviyor benim bebem arkadaşlarını: onlarla kavga etmeyi, oynamayı,söyledikleri şarkılara kendince eşlik etmeyi. E tabi onun sayesinde bende güzel birgün geçirdim.Sağolsun Özlem,Belkıs,Esra ve Hamide hepsi şeker tadında çok güzel insanlar.Çocuklarıda almış nasiplarini:) Bu güzel günden güzel kareler:
Bu pozlar Azra kızdan.Her ne kadar çocuklar el ele tutuşmak istese de bizimki daha içten pozlar istedi:) 
 


  























Bu seferde Ece kızımız yok fotoğraflarda:(

22 Ekim 2010 Cuma

Anne Demek

Aslında bugün çok yazasım çok anlatasım var. Ama az önce Nurturia sayesinde tanıştığım ve çok değer verdiğim karakız İklim'in annesi Özlem'in bana gönderdiği yazıyı paylaşmak istiyorum .

Anne Demek;

Yenilen her lokmadan sonra alkış kıyamet koparan,şenlik havasına bürünendir.
Çıkan her pirinç tanesi diş için hısım akrabaya telefon açandır.
Tüm hafta hayalini kurduğu pazar kahvaltısına oturup asla yiyemeden kalkandır.
Sabaha kadar kırk sefer uyanarak, sabah kalkıp zombi gibi ise gidendir.
İşten eve geç gelmenin vicdan azabıyla bebeğinin yanına kıvrılıp saatlerce koklayandır.
Tatil yapamamanın kitabını yazandır.Eskiden hergün uğradığı kuaförün yolunu unutandır.
Çaydanlığın kapağı ile pet şişeyi kapatmaya çalışandır
Parçapinçik olmuş pazar gazetesini birleştirip okumaya çalışandır
Gecenin bir yarısı gözü kapalı süt ısıtıp, gözü kapalı geri dönendir.
Saatlerce leblebi parmaklı ayakları öpmekten sonsuz keyif alandır
Temcid pilavı tadındaki baby tv yi seyredendir.
Üzüm çekirdeklerini tek tek çıkarıp, mısırı tanelere ayırandır
bebek havuzunda yüzendir
Başka bir anneyi nerede görürse görsün “seni çok iyi anlıyorum tatlım” bakışı atandır
Aşı takvimini ezbere bilendir
Kazara kendi için alışverişe gidip nasıl olduysa bebek kıyafetleri dolu poşetlerle geri dönendir
Ne kadar sert olursa olsun hayır demeyi beceremeyendir
İŞe yetişmek için düğmelerini bahçede ilikleyendir
Uyduruk ninni besteleyendir
Çantasında sürekli oyuncak, ıslank mendil ve kraker taşıyandır
Son teknoloji telefonu denize atıldığında,diken diken olmuş her bir saçına rağmen “annecim telefonlar yüzemez”diyebilendir
Eskisinden bin kaç daha güçlü olandır
Bebeğiyle birlikte, gururla, küçük dağları ben yarattım edasıyla yürüyebilendir.
Hayatının sonuna kadar ve sonunun da ötesinde birileri için endişelenendir
9 ay karnında değil, ömrünün sonuna kadar yüreğinde taşıyandır

18 Ekim 2010 Pazartesi

Çocuk Korkuları

Azra'nın bu aralar tuhaf korkulrı başladı.Ama süreklilik göstermiyor bigün korktuğından yarın korkmuyor. Mesela kapı çarpıyor kokktuum diye kaçıyor 5 dakka sonra gidip kapıyı çarpıyor.Bununla nette biraz araştırma yaptım ve bu yazıyı buldum.Gerçi bizim durum bu kadar ciddi boyutta değil ama önceden önlem almak gerek sanırım.
Birçok anne baba ve eğitimci, çocukların korkuları olduğunu bildikleri halde, çocukların bu korkuları hakkında yeteri kadar bilgi sahibi değildirler. 
Korku çocukların görünen ve görünmeyen tehlikeler karşısında gösterdikleri doğal bir tepkidir. Korku bir nesneye, kişiye ya da bir olaya bağlıdır. Korkunun en önemli özelliği, korku veren uyaranın ani ve beklenmeyen bir durumda ortaya çıkmasıdır. Korkunun oluşumu, kişinin içinde bulunduğu çevrenin koşullarına, uyaranın şiddetine, geçmişteki yaşantılarına, o andaki fizyolojik ve psikolojik durumuna bağlıdır.

NEDENLER

Çocuk için yeni olan ve bilinmeyen her şey korku verir. 2-3 yaş çocukları yüksek seslerden, elektrik süpürgesinin çıkardığı sesten, gök gürültüsünden korkarlar. 3-4 yaşlarında bu korkulara annenin desteğini kaybetme, yalnızlık, yangın, kaza vb. olaylardan korkma eklenir. Bu yaş çocuğu için somut olayların yanı sıra hayal edilen şeyler de korku kaynağı olmaya başlar. Bunun nedeni çocuğun gelişmekte olan hayal gücüdür. Bu nedenle zeki ve üstün yetenekli olan çocukların korkuları daha çok ve çeşitlidir. 4 yaş civarında çocuğun korkularında yavaş yavaş azalma görülür.
5-6 yaşlarındaki bir çocuk masalların etkisi ile imgeleme dayanan nesnelerden korkar. Bu yaş çocuğunun çevre ile etkileşimi ve deneyimi artmıştır. Böylece tehlikeli olayları, durumları ve toplumun değer yargılarını öğrenmiştir. Hangi davranışlarının başkaları tarafından kabul edilmeyeceğini ya da onaylanmayacağını tahmin edebilir. Bu nedenle çocuk zaman zaman davranışlarının başkaları tarafından beğenilmeyeceği korkusunu taşır. 6 yaşta korkularda tekrar artma görülür.
Çocuk korkusunu ağlayarak, annesine sarılarak, bir yetişkinle birlikte bulunmak isteyerek, eşyaların arkasına saklanarak ya da sözel olarak açıkça belirtebilir. Çoğu kez iştahsızlık, uykusuzluk, gruba katılmak istememe, inatçılık, içe kapanma vb. davranışların altında yatan temel neden korkudur. Korku anında yüz sararır, nabız ve kalp atışları hızlanır, mide kasılır, kusma olabilir. Bazı çocuklar ise konuşurken kekelemeye başlarlar.
Çocuk korkuyu anne-babasını örnek alarak öğrenebilir. Annesinin köpekten korktuğunu gören çocuk, annesi gibi köpekten korkmaya başlar. Ayrıca çocuğa anlatılan korkulu masallar, eğitimde korkunun etkin bir araç olarak kullanılması, çocuğun aşırı derecede korunması, çocuğun geçirmiş olduğu kaza, deprem, sel, kavga, yaralanma, ölüm vb. yaşantılar da çocukta korku başlatabilir ya da mevcut korkuların uzamasına neden olur.

ÖNERİLER
Çocukta korkunun uzamasını ve olumsuz etkilerini önlemek için korkunun nedenleri araştırılmalı ve bu nedenler ortadan kaldırılmalıdır.
Anne-babalar çocukların korkularını yok saymamalı, asla küçümsememeli ve alay etmemelidirler.
Korkuları olan çocuğa sabırlı davranmalı, korkularını yenmesi için zaman tanınmalıdır.
Aşırı koruyucu bir tutum ile çocuğu her şeyden korkar hale getirmemelidir.
Çocuğa "Aman düşersin!", "Sen tek başına karşıya geçemezsin" vb. sözlerle çevrenin tehlikelerle dolu bir yer olduğu duygusu aşılanmamalıdır.
Fiziksel temasın çocuğun korkusunu kontrol altına almasında yardımcı olacağı unutulmamalıdır.
Çocuğun arkadaş grubuna girmesine ve öz güven duygusunu geliştirmesine yardımcı olunmalıdır.
Çocuk korkuları konusunda, konuşmaya hazır olduğu zaman onunla açıkça konuşulmalıdır
Çocuk korktuğu şeye yavaş yavaş alıştırılmalıdır. Örneğin denizden korkan bir çocuğun önce uzaktan denizi ve deniz kenarında oynayan çocukları izlemesine imkân verilmelidir. Daha sonra çocuğun önce deniz kenarında oynaması, sonra ayaklarını ıslatması ve yavaş yavaş denize girmesi sağlanmalıdır.
Çocuklara korkulu masallar anlatılmamalı, korkulu filmler izletilmemelidir.
Korkuyu hafifletmek amacıyla "Erkek adam hiç korkar mı?", "Sen artık kocaman oldun" gibi sözlerden kaçınılmalıdır.
KORKU ASLA BİR DİSİPLİN ARACI OLARAK KULLANILMAMALIDIR!

Korku çocuğu uyarır ve tehlikelerden uzaklaşmasını sağlar. Böylece çocuk birçok tehlikeden kendisini korur. Ancak korkunun çok olması ve yoğun yaşanması çocuğu rahatsız eder. Anne-babanın alacağı eğitsel önlemlerle çocukluk korkularının azalması beklenir. Ancak anne-baba ve öğretmenin hatalı yaklaşım ve davranışları çocukluk korkularının ergenlik hatta yetişkinlik dönemine kadar uzamasına neden olabilir. Korku çocuğun yaşamını engelleyecek düzeyde ise davranış bozukluğu olarak değerlendirilir. Bu durum uzman tedavisi gerektirir.
Çocuk Korkularını Önemseyin!
Korku, küçük yaşlarda yenilmediği zaman çocukta, zeka geriliği, aşırı sinir, hiperaktiflik veya içine kapanıklık (otistik), uyumsuzluk ve hassasiyet gibi tehlikeli rahatsızlıklar başlayabiliyor.

Korkuyu besleyici davranışlardan kaçının
Uzmanlar, aileleri, korkularından dolayı çocuklarını ayıplamaktan kaçınılması ve korkunun üzerine ‘çivi çiviyi söker' yaklaşımıyla gidilmemesi konusunda uyarıyor. Çocuklarda korkunun, bebeklik döneminden başlayıp 4 yaşında doruğa ulaştığını belirtilerek ‘erkek çocuk korkar mı, koskoca adam olacaksın' gibi sözlerin korkuyu beslediğine dikkat çekildi.

Bebeklik dönemine dikkat
Uzmanlar, çocuğun bebeklik döneminde her şeyin ürküntü verici olduğunu dile getirerek, alışılmamış bir nesne, yabancı bir yüz, yanına getirilen bir bebek, acıkma, susama veya altının ıslanması gibi nedenlerin çocukta korku duygusunu geliştirdiğini kaydetti.

Korkularla alay etmeyin
Uzmanlar, şu önerilerde bulunuyor; 'Aileler ve eğitimciler, çocuğun korku tepkileri karşısında sert tepki göstermekten uzak durmaları gerekir. Genellikle korku duygusu ortaya çıktığında ailelerin ‘erkek çocuk korkar mı, koskoca adam olacaksın' gibi sözleri, korkuyu azaltmaz, aksine besler. Korkularından dolayı çocuğu ayıplamaktan, utandırmaktan kaçınılmalı, korkularla alay edilmemelidir. Korkunun üzerine gitmekten mutlaka kaçınılmalıdır. Ev içinde korkutucu bir nitelik, araç veya gereç olup olmadığı iyice araştırılmalı, çocuk eğer oyundan ve arkadaştan yoksun ise bunlara olanak yaratılmalıdır. Aşırı kollayıcı tutkuları gevşetmek, çocuğun kendi işini kendisinin görmesine katkı sağlanmalı. ‘Çivi çiviyi söker' mantığıyla harekete geçip korkuları bastırmaya, bir korkuyu başka bir korkuyla yenmeye çalışılmamalıdır. Karanlıktan korkan bir çocuğu, karanlık odaya sokmaya kalkılmamalı, karanlık odaya birlikte girilmelidir. Köpekten korkan bir çocuğa, çoban köpeği okşatmak korkuyu artırır, ama işe yavru bir köpekle başlarsanız, çocuktaki korku duygusunu en başından yenmiş olursunuz


14 Ekim 2010 Perşembe

Azra'nın Uyku(suzluk) Sorunu

Acil yardıma ihtiyacımız var.Bizim kız uykudan vazgeçecek sanırım. Zaten erken yatmayan hanım bu aralar iyice bozdu düzenini dün gece 2ye geliyordu uyuduğunda. Sabahta 10da zorla uyandırdım. Gündüz uykumuzda geç kalkıbca geç oluyor akşama gene uykumuz geç geliyor. Yatırmaya çalışıncada ağlıyor, sızlıyoor, susuyor....Halasını Ece yi İklim'i soruyor. Bu muhabbetler uzuyorda uzuyor.
Sonra çoğu zaman böyle sızıyor. Pekde güzel görünüyor uyuyunca pek keyifli:))Bu resimde sızdı çünkü annesi ona Talihsiz Serüvenler Dizisini okuyordu. Çok beğenmediği için (Aslında benim çok hoşuma gitttiği için okumuştum:))) uyumak daha cazip geldi benimkine. Şimdi acilen bi aksiyon almam lazım bu konuyla ilgili. Uykusunu düzene sokmalıyım biran önce.Neyseki izne çıkıyorumda bu zaman zarfında uykumuzla ilgili sorunlarımızı çözeriz.

11 Ekim 2010 Pazartesi

Azra tiyatroya giderse ne olur:Kovuluuuuur

17 Eylül nereee 11 Ekim nere. Çok ara vermişim yazmaya.Ama elimde olmayan sebeplerden dolayı oldu bu ara.Neyse asıl konumuza gelmeden özet geçmeli aradaki zamanı: Azra hanım sonunda tanıştı Nurturia daki arkadaşlarıyla, çokta sevdi hepsini. İklim, Ece ,Tuna ve Emir hepsi AZra gibi tatlı ama afacan bebeler. VE sıra geldi bizim 2. sanırım grubun 4. buluşmasına. SAğolsun Belkıs aradı tityatroya gitmeyi düşünüyoruz gelin dedi. E kalktı gittik tam kadro orda. Herşey süper oturduk koltuklarımıza başladı oyun bi ses duydum o anda bağırıyodu bittiiii bittiiii ana bi baktım benim kucakta ki veletten geliyo bu ses:))) Hemen kovulduk tabi.Buda kapıda arkadaşlarımızı beklerkenki mutlu halimiz.
Sonra kalktık hep beraber Çiçek ızgaraya gittik.Sağolsun benim yeme özürlü kızım az bişeler attı ağzına.Oyundu yemekti derken zaman çabuk geçiyor. Ayrılma vakti geldi Kıpır kıpır Emir'den karakız bitter çikolata İklim'den ve sakin Tuna'dan ayrıldık bugünde.Ece kızın anne babası bırakacaktı bizi garaja ama son anda bi fikir değişikliği ile tuttuk onlarla beraber Zafer Plaza yollarını. İyi geldi ama bi kahve molası vermek hepimize iyi geldi Reklamlaaaaaaar kahvemizi Starbucks'ta içtik:)))) Sonra gene bi oyun faslı . Sonrasında sağolsun Belkıs ve eşi bıraktı bizi evimize. Sonuçta tiyatrodan kovulduk ama dolu dolu güzel birgün geçirdik.Birde Emir'i hiç yakalayamadığım için fotosu yok maalesef. Bi dahakine yakalarım inşallah.