22 Ekim 2010 Cuma

Anne Demek

Aslında bugün çok yazasım çok anlatasım var. Ama az önce Nurturia sayesinde tanıştığım ve çok değer verdiğim karakız İklim'in annesi Özlem'in bana gönderdiği yazıyı paylaşmak istiyorum .

Anne Demek;

Yenilen her lokmadan sonra alkış kıyamet koparan,şenlik havasına bürünendir.
Çıkan her pirinç tanesi diş için hısım akrabaya telefon açandır.
Tüm hafta hayalini kurduğu pazar kahvaltısına oturup asla yiyemeden kalkandır.
Sabaha kadar kırk sefer uyanarak, sabah kalkıp zombi gibi ise gidendir.
İşten eve geç gelmenin vicdan azabıyla bebeğinin yanına kıvrılıp saatlerce koklayandır.
Tatil yapamamanın kitabını yazandır.Eskiden hergün uğradığı kuaförün yolunu unutandır.
Çaydanlığın kapağı ile pet şişeyi kapatmaya çalışandır
Parçapinçik olmuş pazar gazetesini birleştirip okumaya çalışandır
Gecenin bir yarısı gözü kapalı süt ısıtıp, gözü kapalı geri dönendir.
Saatlerce leblebi parmaklı ayakları öpmekten sonsuz keyif alandır
Temcid pilavı tadındaki baby tv yi seyredendir.
Üzüm çekirdeklerini tek tek çıkarıp, mısırı tanelere ayırandır
bebek havuzunda yüzendir
Başka bir anneyi nerede görürse görsün “seni çok iyi anlıyorum tatlım” bakışı atandır
Aşı takvimini ezbere bilendir
Kazara kendi için alışverişe gidip nasıl olduysa bebek kıyafetleri dolu poşetlerle geri dönendir
Ne kadar sert olursa olsun hayır demeyi beceremeyendir
İŞe yetişmek için düğmelerini bahçede ilikleyendir
Uyduruk ninni besteleyendir
Çantasında sürekli oyuncak, ıslank mendil ve kraker taşıyandır
Son teknoloji telefonu denize atıldığında,diken diken olmuş her bir saçına rağmen “annecim telefonlar yüzemez”diyebilendir
Eskisinden bin kaç daha güçlü olandır
Bebeğiyle birlikte, gururla, küçük dağları ben yarattım edasıyla yürüyebilendir.
Hayatının sonuna kadar ve sonunun da ötesinde birileri için endişelenendir
9 ay karnında değil, ömrünün sonuna kadar yüreğinde taşıyandır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder