14 Temmuz 2011 Perşembe

Tuvalet Eğitimimiz Tamam (Mı?)

Benim ufaklık büyüdüde tuvalet olayını çözdü.Nasıl mı? Hiç bir fikrim yok.Malum bi süredir köyde kendisi.:)
Bugun kuzenımle konustuk ve güzel haberi verdi.artık Azra bezden kurtuldu.Ben tam sevindim burda havalara ucarken ama şimdi başka bir sorun var dedi!!!  Evdeyken sorun yok hemen tuvalete gitmek istiyormuş fakat dışardayken( çayırlı çimenli otlu böcekli bildiğimiz köyde) çişi geldi mi hemen donunu indirip yapıyormuş:)))
Tuvalet olayını çözmek için çok şey düşünmüştüm ama bunu hiç düşünmemiştim.
Hadi bana kolay gelsin:))

8 Temmuz 2011 Cuma

Yine yeniden

Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli,

belini sarmayalı,
gözünün içinde durmayalı,
aklının aydınlığına sorular sormayalı,
dokunmayalı sıcaklığına karnının.
Yüz yıldır bekler beni
bir şehirde bir kadın.
Aynı daldaydık, aynı daldaydık.
Aynı daldan düşüp ayrıldık.
Aramızda yüz yıllık zaman,
yol yüz yıllık.
Yüz yıldır alacakaranlıkta
koşuyorum ardından
 
Bu güzel şiir sana gelsin blogum. Boşlamısım seni özür dilerim:)
Neler oldu neler diyip bir bir anlatmak lazım lakin vazgectim kalsın.Çoooook şeyler var biz önümüze bakalım.Kızımcım malum memelekette 10 gündür ve ay sonuna kadar orada. Ben özler bizi hemen dönerler dedim fakat keyfi yerinde sıpanın telefona bil gelmiyor.Zar zor ikna olup geldiğindede ben oynuyorum anneeee diyip telefonu kapatıyor.Şimdi nurti arkadaşlarımla ilgilenmem gerek:)
Çok özledimmmmm

4 Mart 2011 Cuma

Bloğuma Dokunma

Sevgili bloğum bu yazı sanadır:
 Bizi ayırmaya çalışıyorlar ne yaptıysak.Hey Allahım ya nasıl bi ülke, nasıl bir düzen bu böyle? Çocuğumun çişini kakasını biyerlere yazmakta suç oldu artık. Kapatmak için sırada ne var? Sebep ne? Kocaman bir hiç bence.Kendi bloğuma ulaşmak için neden bu kadar uğraşmak zorundayım ki.Yok bloğu taşı, yok dns ayarlarını değiştir.Sevgili ülkem!! lütfen bloğuma dokunma.

27 Şubat 2011 Pazar

Parmak Boyamadan Vücut Boyamaya

İnşallah çorbada bizimde tuzumuz bulunur dedik ve Hipp Eram sosyal sorumluluk projesine katıldık.Hem eğlenmek hem güzel bir amaca hizmet etmek...Azra henüz bunları anlamasada çocuğum tanımadığı arkadaşlarına yardım etmek için çalışmalar yapıyor.

Aslında yapılması gereken parmak boyama fakat bizimki bunu vücut boyamaya çevirdi.

Pinokyo Ve Azra

KALBİNİ ARAYAN TAHTA BİR ÇOCUK: PİNOKYO
Hiç eskimeyen bir hikaye, müzikle ve dansla.Tahtadan kuklalar yaparak geçimini sağlayan Geppetto usta, bir gece yine kukla yaparken, küçük bir oğlu olmasını diler. Tam o sırada orada bulunan Mavi Peri de Geppetto’nun son yaptığı kukla olan Pinokyo'ya hayat verir. Fakat Mavi Peri’nin şartları vardır: Pinokyo iyilik ve kötülük arasındaki farkı öğrenir ve iyi bir çocuk olursa gerçek bir kalbi olacaktır! Bir de her yalan söylediğinde küçük tahtadan burnu uzayacaktır! 
Kasım 2010da  aldığımız biletlerle şubat 2011 de izlemeye gittik gösteriyi:).Etkinlik özürlü olduğumuz içindir bu görmemiş insan triplerimiz.Gösteriye ucu ucuna yetişsekte , aman Azra korkar korkar korkusuyla uzaktan bilet alsakta, gösteri yaklaşık 2,5 saat sürsede eğlendik...
O kadar eğlendikki sahne tozu yutan çocuğum arada hemen kendi gösterisini yapmaya karar verdi:)
İlk bölümde sorun yoktu ama 2. bölümün sonlarına doğru arıza çıkardık gene.Aynı yerlerde oturmadığımız için sürekli Ece ve İlkim de kaldı aklı.Ben gidicem diye tutturdu.Vee kavuşma anlarımız:
Ayrılacaklar ya onun için üzgün suratlar:)

 Pinokya izleyen Minnie'm.



17 Şubat 2011 Perşembe

Kırmızı Başlıklı Kız Ve Arkadaşları

Adı Bursa Büyükşehir Belediyesi olsada özellikle çocuklar için olmayan sosyal faaliyetleriyle küçük bir şehirde yaşıyoruz.Öyle ki bir oyun olunca işe gitmemeyi göze alıp aman bunu kaçırmayayım oluyor insan.Neyse güzel şehrimizin! sorunları tartışmak için doğru yer burası değil sanırım.
Buda Azra ile gittiğimiz ikinci oyun(malum ilkinde kovulmuştuk).Oyun Barış Manço Kültür Merkezinde oynandı. Ne yazık ki oyuncular azıcık koştursa sahneden tozlar kalkıyor.Sadece beton atılmış ve üzerini tam kapatmayan uyduruktan halıfleks tarzı bişey sermişler.Neyse bunuda burda uzatmayacağım.Oyunun konusuna gelince:kırmızı başlıklı kızın arkadaşları bu sefer arı,civciv,ayıcık ve leylek.amaç çocuklara arkadaşlığı , temizliği ve dyanışmayı anlatmak.Bu konuda başarılıda bence, eğlenceli bir oyun.Hem bizimki arıza çıkarmadı( tamam korku belirtilerini hissetmedim değil ama çabuk atlattı bu sefer).Pazar gününden beri anlatıyor oyunu bana.Şimdi sıra Pinokyo'da.Umarım buda hoşuna gider.
Günden kareler;
Kırmızı başlıklı kızı izlemeye giden minik kırmızı başlıklı kız:)
Sanırım pek gönüllü olmadı bu fotoğraf:)
Her zamanki üçlü:)

12 Ocak 2011 Çarşamba

2 Yaş Doğum Günü -Bölüm 2-

Bu bölümde çok ama çok eğlenceli geçti.Belkıs-Ece, Özlem-İklim, Derya-Azra 3lüsüne kuzenim Duygu'da katıldı(tam anlamıyla oyun ablamız oldu,gene gel duygu))). Önce Hayat Lokantası'nda kahvaltıya gittik.Burasının içerdeki oyun alanı sadece ufak bir aktivite masasıyla sınırlı olsada tam çocukla gidilei bir mekan bence.Gerek servisi, gerek ürünleri , ve personeliyle çok hoş bir mekan.Ve kahvaltısıda süperdi hani:)











Ece'in güzelce, İklim'in idare edecek kadar ve Azra'nın neredeyse hiç yememesiyle bitirdik kahvaltımızı. Bu sırada sağolsun Duygu çocuklarla ilgilendi ve biz başladık koyu bir sohbete. İnsanın bu kadar güzel arkadaşları ve ortak paylaşımları olması ne kadar güzel.Konuştukça konuşuyor ve zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor insan.sonrasında 3 cadı kızın üflemesiyle kestik pastamızı.
Ece'nin ve İklim'in hediyelerini kabul ettik büyük bir zevkle.

Teşekkürler!!!
Saat 11:30 gibi başlayan kahvaltımız 15:30 gibi bitti(dedik artık kalkalım kovulmadan:) Ama hızımız bittimi: hayır... Dedik gidelim daha gezelim tozalım.Aldık soluğu kent meydanında.

İklim yorulmuş, ha gayret Azra yardım et arkadaşına..
Biraz oraya biraz buraya bakalım, çocukları oyuncaklara bindirelim derken gene yorulduk:)Aldık soluğu Starbucks'ta.Güzel bir kahve tüm yorgunluğu alır sonuçta değil mi??? Çok güzel bir gün geçirdik biz.Özlem ve Belkıs'a tekrar teşekkür eder devamını bekleriz buluşmalarımızın:)))


2 Yaş Doğum Günü -Bölüm 1-

   Bölüm 1 anneannemizin (benim anneannemin) evinde geçti. Yılbaşı akşamı hepimiz toplanacaktı. Yenngemin aklına geldi bu fikir.Malum bizim ev küçük, gelecekler 30+....Dedim tamam valla süper olur:)) Hem yılbaşı, hem annemin doğum günü hem kızın doğum günü çıktı aradan.Bol cümbüşlü, kahkahalı,eğlenceli ve çok çocuklu cidden çok çocuklu bir akşam geçirdik. Çokta güzel oldu hani... Burada hala hastayız..Ve gecenin güzel kareleri:








7 Ocak 2011 Cuma

Duymayan Kalmasın Kızım Artık 2 Yaşında!!!!!!

  
 Tamı tamına 2 yaşında bir kızım var benim,fındık kurdum...Dolu dolu 2 yıl .Hem göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş hemde uzuuun yıllar gibi. Kızım artık 2 yaşında bir çocuk!!!!
   Neler oldu neler bu 2 yıl içinde.
   Konuşmayı söktü ki ne sökmek, susturana aşkolsun.
Tipik kız çocuğu, süsü püsü pek seviyor.Makyaj malzemelerimi aşırıyor çaktırmadan makyaj yapmaya çalışıyor:))
Tiyatroya gittik.Veee kovulduk evet kovulduk.
   Arkadaşları var artık ,hemde çok sevdiği arkadaşları. Favorilerimiz Ece ve İklim.
  Kendi zevki var.Güzele güzel diyor, çirkine çirkin:)
  Masal dinlemeye bayılıyor, kendide anlatmak istiyor; Biiir vaarmış, evvel zamaan vaarmış, ormanda bi kuurt vaarmış.Kurt kzı yemiiiş...
Fotoğraf çektirmeye bayılır.Birinin elinde fotoğraf makinesi görsün yeterki hemen poz verir, sonrada döner bakiiim der...
  Kitap aşığı oldu( yihuuuu demeden olmaz)
  Ressam olacak sanırım hababam de babam bulduğu heryere yazıp çizip duruyor.
Süper sosyal bir çocuk.
  Halasıyla tatile gitti Ölüdeniz e.Kuzeni Annabelle ve James amcasıyla tanıştı.
 Gezdi tozdu; Balıkesir,Ölüdeniz,Eskişehir,Samsun(anne karnındada olsa).Bu seneki planımız daha çok gezmek tabiii.
   Caillou delisi olduk ve şimdide Maisy sevdası başladı.
   Oyuncaklarına isim veriyor; Peluş bir dinozorumsu oyuncağa ' arkadaş', taş gibi Ponysine 'pamuk' gibi:))
  Öpülmekten pek hoşlanmasada öpmeyi sever, en çokta öpücük atmayı. Durup dururken bir öpücük sesi mucks mucks...
   Dram yapmayı öğrendi; benim annem yoook benim babamda yoook:(((
   Duygusal çocuğum benim ağlayanı teselli etmeyi bile biliyor; aymama aymama gecey.
  Artık Türkçe'yi pek düzgün konuşuyor.Kelimemin sonundaki r leri asla yutmuyor; Yağmur yağıyooor...
  Annesini , babasını hala çok özlüyor.
 Sürekli anneannesi ve teyzesi arasında gitgel yaptığı için 3 evi kendi evi gibi görüyor...
Yemek yemek istemez, sütü lütfen içer.
Annesine 'benim annem güzel annem' şarkısını söyler.
Uyurken ninni ister ve mutlaka sırtını dönüp 'arkamı kaşı, asya (kuzeni) masal anlat der.

  Özgür kızım benim , 2 yaş sendromlu kızım benim,  bıcır bıcır konuşan, sevgi pıtırcığım , annesinin yüzünü o minik elleriyle seven kızım,minik Azram İyi doğdun, iyi ki benimsin.....

3 Ocak 2011 Pazartesi

Tuğçe-Demir İkilisine Gecikmiş Teşekkürlerimi Borç Bilirim!!!

    Yılbaşı çekilişimiz sonuçlandı ve biz şeker Tuğçe-Demir ikilisine çıkmışız.İyide olmuş.Tuğçe kız bazı aksilikler yaşasa da ben biraz nerede kaldı diye mızmızlansam da sonuç bir harika...Biz çok beğendik hediyelerimizi.Zamanlama süperdi . 40 derece yanan kıza iki gün boyunca birşey yedirememiştik. Hediyeleri sayesinde yoğurt yemeyi kabul etti:))))
    Benide unutmamış sağolsun.Şuan gönderdiği albümü dinlerken( ki seçim tam isabet, bir çoğu favorimmm) yanımda kahvem bu satırları yazıyorum.ve o güzel yılbaşı kartlarınıda saklayacağız inan.
   Yazımız neden bu kadar geç kaldı??? Malum kızımız hasta yoksa çok önceden ve dolu dolu yazardım.Şimdide Azra hediyelerini açarken:


Unutmadan biletimize bir ikramiye vurdu:)))